Peri ve Kuzgun 56. Bölüm



Bölüm 56 : Doyasıya Sev

Genç adam uykunun o tatlı etkisinden yavaş yavaş sıyrılmaya başlarken, hisleri geri gelmeye başladı. Vücuduna tamamen dolanan sımsıcak, yumuşacık bir vücudun tamamen farkındaydı, üstelik boynunun girintisine doğru belirli bir ritimle çarpıp duran nefesin de farkındaydı. Göğsüne yayılan saçları, vücuduna dolanan kolları, bacaklarının arasına girip onu sarmalayan bacakları tam anlamıyla hissedebiliyordu. Sıcacıklardı. 

Onun pürüzsüz teninin kendi tüylü bacaklarına dokunuşu inanılmazdı. Ayakları kendi ayaklarına değiyordu ve genç adam sevdiği kadın tarafından tamamen kuşatılmış olduğunu anlayarak gözlerini açtı. Dudaklarına yayılan gülümsemeye engel olamadı. 

Bir süredir pusuda bekleyen kabuslar ara ara gün yüzüne çıkıp kendisini gösteriyordu ama bu gece, o gecelerden birisi olmamıştı. Göz ucuyla komidinin üzerinde duran saate baktığında sabahın onu olduğunu gördü ve şaşırdı. Asla bu kadar geç kalkmazdı. Bu kadar uyumuş olması inanılmazdı. Hiç kıpırdamamış, hiç uyku uyanıklık arasında bir durum bile yaşamamıştı. Deliksiz bir uyku çekmişti. 

Bu nasıl olmuştu? 

Açık pencereden içeriye serin bir rüzgar girdi ve beraberinde vücuduna dolanan kadının kokusunu havalandırarak odada gezindi. Gamze bir ara kalkmış pencerelerden birini açmış olmalıydı. Gamze'nin baş döndürücü kokusu burnuna çalındığında, sorusunun cevabını almış oldu. 

Peri'si ona büyü yapmıştı. Onu büyülemişti. Bir bakışıyla, bir dokunuşuyla, bir öpücüğüyle onu büyülemişti. Kalbinde taşıdığı o mükemmel aşkla onu büyülemişti. Genç adam daha önce bir kadına dokunmamıştı. Dokunmak kelimesinin taşıdığı anlamı, kimsenin tam olarak anlayamadığını düşünüyordu. Çünkü dün gece Perisi ile yaşadığı o anlarda, ona sadece dokunmakla kalmamış, onunla bir bütün olmuştu. 

Gözlerini yeniden kapatarak iç çekti. Başlarda biraz çekinmişti. Gamze'nin gözlerinde gördüğü arzu, aşk ve isteği kat kat kendisi de hissediyordu fakat yine de ona dokunmaya, onu sevmeye kıyamadığını hissetmişti. 

Sanki o dokunulmadan, yalnızca saatlerce izlenebilecek büyüleyici bir eserdi. Dokunursa anlamını kaybeder gibi hissetmişti. Ama Gamze artık dayanamadığını belli ettiğinde Devrim de kendini bırakmıştı. İçindeki güce izin vermiş ve kontrolü de tamamen ona devretmişti. Onu öpmüş, ona dokunmuş, onunla sevişmişti. Sevişmek fiziksel bir anlamdan da öteydi. Onunla seviş'mişti. Birbirlerini soluk soluğa sevmişlerdi. Bedenleri sanki birbirini yıllardır tanıyormuş gibi birbirine sokulmuştu. 

Devrim onu uçurumun kenarına kadar getiren ve kendini tam aşağı düşecekmiş gibi hissederken birden kanatlanıp gökyüzüne doğru süzülmesini sağlayan bir hissin bütün bedenini sardığını, ruhunu doladığını ve onu tamamen ele geçirdiğini anlamıştı. Onunla böyle olacağını  da anlamıştı. Kendi karanlığının onu yutup içine çekeceğini düşündüğü birçok seferde, onun o parlak, ışık dolu gülümsemesinin kendisini ele geçireceğini es geçmişti. Belki ihtimal bile vermemişti. Perisini hafife almıştı. 

"Hım.." Genç kadının sesli bir şekilde iç çektiğini duydu, hemen ardından Gamze sanki mümkünmüş gibi ona daha da sıkı sarıldı. Devrim ilk kez birisiyle beraber uyuyordu. Yıllar sonra ilk kez. Normalde bunu çok garip bulurdu,yadırgardı, bundan son derece mutsuz olurdu ama öyle hissetmiyordu. Bu yatağı onunla paylaşmanın onu çok mutlu edeceğini biliyordu ve etmişti de. Başka türlüsü mümkün değil gibiydi.

Asıl benliği yatakta ona bu kadar sarıldığı için onu kendisinden uzaklaştırırdı, asıl Devrim böyle yapardı çünkü böylesi bir yakınlığı daha önce hiç yaşamamıştı. Ama şimdi fark ediyordu ki, asıl benliği diye düşündüğü tarafı gerçek değildi. Asıl benliği Perisiyle birlikte ortaya çıkıyordu.

Gamze bir kez daha tatlı bir sesle, "Hım..." dedi. Göğsündeki eli hareket etti ve yavaşça gezindi, boynunun girintisine daha da sokuldu ve dudaklarını genç adamın boynuna bastırdı. "Devrim..." 

Uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyor olmalıydı. Genç adam onun beline doladığı kolunu sıkarak vücudunu sarmaladı. Ve Gamze uyandı. Usulca ona sürtünerek doğruldu ve başını kaldırıp Devrim'in gözlerine baktı. 

İşte o anda, sanki mümkün olabilirmiş gibi Devrim ona karşı bir parçasını daha teslim ettiğini hissetti. Oysa her parçasını almış gibiydi. Yutkundu ve uykulu gözlere baktı. O gözler sabahın bu saatinde, son derece uykulu olmasına rağmen ona aşkla bakabiliyordu. Devrim hiçbir şey söyleyemedi, yalnızca ona baktı. Böyle zamanlarda söyleyecek bir şey bulamıyordu. Aklı çalışmıyordu. O hiç güzel söz bilmezdi, birkaç cümleyi bir araya getirmeye çalıştığında ise kendini yetersiz hissederdi. Güzellik Perisindeydi. Güzel olan her şey ondaydı. Kelimeler onu yeterince ifade edemiyordu. 

Sadece onun, bir şey söyleyemese de duygularını bakışlarından okusun istiyordu. Çünkü çoğu zaman kilitlenip kalıyordu. Yalnızca ona kapılıp gidiyordu. 

Gamze'nin dudaklarına büyüleyici bir gülümseme yerleştiğinde kendisi de gülümsedi. 

"Bu sen misin?" diye sordu Gamze. 

Onun hala inanamadığını biliyordu, aslında kendisi de hala inanamıyordu. Başını salladı. 

"Hım," diye mırıldandı Gamze ve onun göğsündeki elini kaldırıp genç adamın yüzüne koydu. Ona böyle doğrulmuş tepeden bakarken dağınık saçları yüzüne düşmüş dudakları öpülmekten şişmiş, yüzünde yastık izinin verdiği kızarıklık varken çok güzel görünüyordu. Devrim bir kez daha yutkundu. Bu melek ona aitti, öyle mi? Birkaç ay önce ona bunu söyleseler inanmazdı. Bir kadına aşık olacağını, ona kendini teslim edeceğini, üstelik onunla evleneceğini söyleseler kesinlikle inanmazdı. 

Birkaç ay kadar önce böyle bir fikrin onu dehşete düşüreceğini biliyordu, oysa şimdi bütün bunlar ona olması gerekmiş gibi geliyordu. 

"Sanırım seni gördüğüm zamandan beri bunu hayal ettim," diye itiraf etti Peri. 

Devrim tek kaşını kaldırarak ona bakınca Gamze'nin yanaklarının kızardığını gördü. Üzerlerine örttükleri yorganın altında ona biraz daha sokuldu ve eliyle saçını kulağının arkasına götürdü. Devrim onu öpmek istiyordu. Hatta başka şeyler de yapmak istiyordu ama...onun iyi olup olmadığını bilmiyordu. 

"Nasıl?" diye sordu genç adam. Onu konuşturmayı seviyordu. O duygularını açık açık ifade ederken Devrim onu dinlemekten kendini alamıyordu. Bu konuda o kadar açık ve cesurdu ki. 

Genç kadının gözleri ışıl ışıl parlarken, "Arabanın üzerine atladığım zaman," diye açıkladı. "Yani ...gözlerim net görmeye başladığın an üzerime doğru eğilmiş bana iyi olup olmadığımı soruyordun." 

"Beni korkutmuştun," diye itiraf etti genç adam o anı hatırlayarak. Bir an kuzeni Deniz ile onu bir çocuğu kovalarken izlemişti, sonraki an ise arabasının önüne atlamıştı. Ona bir şey olduğunu sanmış ve korkmuştu. Bir insanın ölümüne sebep olmak çok kötü bir duygu olmalıydı, zira buna yaklaşmış olmak bile çok kötüydü. 

"Gerçekten mi?" diye sordu Gamze şaşkınlıkla. Sonra yüzünü somurttu. "Bana hiç de korkmuş gibi gözükmemiştin. Daha çok," omuzlarını geriye attı ve elini havada şöyle bir savurdu, "..bu da neyin nesi, ambulans gelse de bir an önce işime baksam' der gibi bir halin vardı." 

Devrim güldü. "Ben duygularımı içimde yaşayan bir adamım." Gamze'nin güzel gözlerine baktı. Onu öpmek istiyordu ama konuşmalarını da bölmek istemiyordu. "Sana çarptığım an sana zarar verdiğimi düşünerek çok korkmuştum. Acı ya da duygusal bir tehdit hissettiğim zaman kendimi kilitliyorum. Vücudum kasılıyor ve insanlar dışarıdan baktığı zaman duygusuz, umursamaz bir insan görüyorlar. Çoğu zaman böyleydim Peri... ama sen hayatıma girdiğinden beri artık ne hissettiğimi o kadar kolay saklayamıyorum." Bunu itiraf etmek çok garipti. Tuhaf hissettirmişti. 

O güzel eli yeniden yanağına değdiğinde Devrim iç çekti. Bu küçücük dokunuşun onu sarsması ne kadar da tuhaftı.  

"Çoğu zaman bana karşı çok kabaydın." diye suçladı onu tatlı bir gülümsemeyle. 

"Aslında kaba olmak değildi amacım," genç adam yüzünü buruşturdu. "Yalnızca başka türlüsünü bilmiyordum. Hayatımda bir kadın istemiyordum fakat senin ısrarın, cesaretin ve o kendine has karakterin yüzünden kendimi tehdit altında hissediyordum. Bir de hayatımın tamamlanmayan bir noktası vardı. Bir kart çekmiştim..." Sustu. 

"Ne kartı?" diye sordu Gamze. 

Devrim başını iki yana salladı. "Bunun bir önemi yok...sadece hayatımda bir kadın olacağını söyleyen bir karttı. Buna inanmayı reddettim. Bana adım atmaya, hayatıma girmeye çalışan birçok kadını kibarca geri çevirdim. Uğraşan..gerçekten deneyen çok kadın oldu Peri ve hepsi de bende bir değişiklik görmeyince vazgeçtiler."

"Korkaklar," diye fısıldadı Perisi ve hemen ardından gülümsedi. "Onların korkaklığı kesinlikle benim işime gelir. Ya seni benden önce kapsalardı? Ya onlardan birine aşık olsaydın?" 

"Buna izin vermezdim," diye mırıldandı Devrim boğuk bir sesle. 

"Bana izin verdin ama?" diye hatırlattı genç kadın. Ona sataşıyordu. 

Devrim iliklerine kadar hissettiği şeyi ona da söyledi. "Çünkü sana izin vermem gerekiyormuş gibi hissettim. Çünkü içten içe o kadının sen olduğunu biliyordum. Direndim, seni de kendimi de yok etmemek için direndim ...ama bak şimdi ne haldeyiz?" 

Gamze tam olarak ne halde olduklarını göstermek için doğruldu ve yorganın altından sıyrılarak onun üzerine boylu boyunca uzandı ve yüzünü yüzüne eğdi.

Devrim o sıcak bedenini kucağında hissedince vücudunu bir titreme ele geçirdi ve derin bir nefes aldı. Devrim'in üzeri çıplaktı ancak altına bir şort giymişti. Gamze ise çok güzel bir gecelikle yatağa girmişti. Kışkırtıcı, hoş, güzel bir gecelikti. Ona da çok yakışmıştı fakat vücudunun çok az yerini kapatıyordu. İncecik askılardan biri omuzundan kaymış, göğsünü göğsüne yasladığı için ezilen ve sıkışan göğüslerinin büyük bir bölümünü gözler önüne sermişti. 

Onun ağırlığını hissetmiyordu bile, fakat çok hoş bir ağırlığı vardı. Kalçaları birbirine denk geliyordu ve bacakları bacaklarının arasına girmişti. Ellerini Devrim'in iki yanından uzatarak yastıklara koymuş tepeden ona bakıyordu. Devrim tamamen onun tarafından kuşatılmış bir haldeydi.

"Ne varmış halimizde?" diye fısıldadı. 

Genç adam, "Peri," diye uyardı. Birazdan homurdanmaya da başlayacaktı çünkü artık ona dokunmanın, onu fiziksel olarak sevmenin nasıl bir şey olduğunu öğrenmişti. Ancak onun canının acımasını da istemiyordu. 

Genç kadın yüzüne doğru eğildi ve burnunu burnuna sürttü. İkisi de derin bir nefes aldıktan sonra birbirlerinin gözlerine baktılar. "Her neyse," diye mırıldandı Gamze. "...seni gördüğüm an böyle olacağımızı anlamıştım. İlgisizliğin beni delirtmişti. Galip'e yardım etmek istediğini söylediğinde o yardımı sırf senin yapman için diretmiştim hatırlıyor musun?" 

Devrim homurdandı. "Evet."

Genç kadın kıkırdadı. "Bir yanım gerçekten de yardımı senin yapmanı istiyordu çünkü o kadar ...hım..nasıl desem, uzak, soğuk ve umursamaz görünüyordun ki. İşlerini hep birilerine yaptıran birisine benziyordun, o yüzden biraz gıcık olmuştum. Ama diğer yandan da galiba senden etkilenmiştim..peşini bırakmak istemiyordum." 

Devrim duyduklarına inanamıyordu. Yüzüne yerleşen gülümsemeye engel olamayarak ona baktı. "Yani baştan beri...?" 

Gamze başını salladı. "Ne sandın? Aslında bütün kabahati senin üzerine yıkabiliriz çünkü sen bana o kadar ilgisiz kaba davranmasaydın ben de senin üzerine o kadar gelmezdim. Sen beni yok saydıkça aslında beni daha da var ediyordun yakışıklım." Işıl ışıl bir gülümsemeyle ona baktı ve yanakları kızardı. "Kafaya koymuştum, seni alacaktım." 

Genç adam hiçbir şey diyemiyor, hayretle ona bakıyordu. Ondaki cesaret gerçekten inanılmazdı. Kıymetliydi. Gamze utangaç bir gülümsemeyle ona bakarken Devrim yorganın altından onun belini kavradı ve o daha ne olduğunu anlayamadan üzerinden atıp yatağa yatırdı. Sonra da üzerine çıkarak genç kadının nefesini kesti. Gamze'nin yanakları daha da kızarınca Devrim'in içini hoş bir sıcaklık sardı. 

"Sustun," diye fısıldadı Devrim ve gülümsedi. Perisi sersemlemiş bir şekilde ona bakıyordu. Onu etkilemek o kadar kolaydı ki. Sıcak vücudu hemen altında kıvrıldı. Ellerinden biri sırtına birisi de omuzuna dokundu. 

"Susturuldum," diye gülümsedi Gamze. "Sen var ya..." 

Devrim eğildi ve dudağının kenarından öptü, o pembe dudaklara dayanamıyordu. "Ben var ya?" Bu sefer ağzının diğer köşesini öptü. Gamze sesli sesli nefes alıyor, göğsü inip kalkıyordu. Genç adam dudaklarını onun çenesine sürttü. 

"Artık konuşmuyor musun?" diye takıldı ona. 

"Aklıma bir şey gelse konuşacağım ama..." Devrim boynunun kıvrımını öpünce iç çekti ve çenesini havaya kaldırdı. Devrim'in ona kolayca ulaşmasını sağlıyordu. Dudakları onun tatlı boynuna doğru yol aldı. Onu heyecanlandırdığını biliyordu, belki de yapmaması gereken bir şeydi çünkü canını yakmak istemiyordu ama kendisi de heyecanlanmıştı. Demek bir kadına ihtiyaç duymak böyle bir şeydi. Zihni, bir kadına değil diye uyardı. Perisi onun duyabileceği tek ihtiyaçtı. Ve onsuz bir ömrün ömür sayılmayacağını bilecek kadar onun tarafından kuşatılmıştı. 

"Demek beni gördüğün o an böyle olacağımızı biliyordun?" diye sordu genç adam. 

Gamze gülümsedi. "Emindim bile." 

"Bunu nasıl bilebiliyorsun Peri?" 

"Aslında sonraları emin oldum buna. Sana bağlandıkça...acı çekmeye başladıkça." 

Devrim de öyle hissetmişti. Çektiği acının kontrolünü çoktan kaybettiğinde artık dayanamayacak hale gelmişti. Kendisini ne kadar zorlarsa zorlasın onu düşünmemek için ne kadar çaba harcarsa harcasın,yapamamıştı. Herkes, her şey ona Perisini hatırlatmıştı. Bütün benliğinizi zehir gibi ele geçiren acılardan kurtulmak zordu ama onu bu bağ evinde gördüğü an o acıların bir kısmının gittiğini anlamıştı. Kalbi göğüs kafesine sığmaz olmuştu.

Gamze onun bir şey söylemesini beklermiş gibi dikkatle yüzüne bakıyordu. Hayır söyleyecek bir şey yoktu. Ama göstereceği çok şey vardı. Eğildi ve bu sefer dudaklarını dudaklarına bastırdı. Gamze'nin heyecanlı bir şekilde iç çektiğini duydu. Dudaklarının arasından tatlı bir ses çıktı ve Devrim'in öpücüğünde kayboldu. Genç adam onu bedeninin altına hapsederek kolunun birini başının etrafından doladı. Dudakları sanki hiç birbirine doyamamışlar gibi tutkuyla, aşkla birbirine  dokunuyordu, tadıyor, dans ediyor ve bütün oluyorlardı. 

Onun minik ellerinden birisi çıplak sırtında gezinirken diğeri de yanağını kavramıştı. Devrim'i daha da kendisine çekmek isteyerek altında kıvranıyordu. 

Onu öpmek o kadar güzeldi ki, yine de ona nefes alması için izin vererek yavaşça geri çekilip dudaklarını sürüyerek yanağına getirdi. Saçlarının arasına girip boynunun girintisini öptü ve mis gibi kokusunu içine çekti. 

Gamze soluk soluğa kalmış bir şekilde, "Devrim.." diye fısıldadı. Elleri onu hararetli bir şekilde kavrıyor ve kendisine çekiyordu. Daha fazlasını istediğini belli ediyordu. Devrim onun boynunu öptü, sonra dudaklarını sürüyerek yeniden çenesine geldi ve sonrasında onun baldan tatlı dudaklarını kavradı yeniden. Onu öpmekten asla bıkmayacaktı. Mükemmeldi. Sanki onun o tatlı özünden tadıyormuş gibiydi. Sanki onu o yapan o harika özünden faydalanıyormuş gibiydi. 

İkisi de alev alacak dereceye gelene kadar öpüştüler ve Devrim kendisini geri çekip çenesinin altına bir öpücük kondurdu. Onun üzerinde hafifçe kayarak yorganı da beraberinde götürüyordu, dudaklarını geceliğinin açıkta bıraktığı teninde gezdirmeye başladı. Köprücük kemiğindeki çıkıntıları öptü. Burnunu onun göğüslerinin arasına soktu ve kokusunu içine çekti. 

Mis, diye geçirdi içinden. O kadar güzeldi ki. Onun her parçası o kadar güzeldi ki. 

Burnuyla geceliğin yakasını ittirdi ve yumuşacık güzel göğsü ortaya çıkınca onu usulca öptü. Gamze ellerinden birini omuzlarına diğerini ise saçlarına geçirmişti ve Devrim dudaklarını ona her dokundurduğunda parmakları kıvrılıyordu. 

Genç adamın dudakları göğsülerinin arasında gezindi, hemen sonrasında birden yeniden üzerine uzanıp dudaklarından sıkı bir öpücük alarak Gamze'yi de şaşırttı. Onun gözlerinin içine bakarak, "İyi misin?" diye sordu. Emin olması gerekiyordu. 

Gamze kollarını uzatarak onun altında kışkırtıcı bir şekilde gerindi. "Hiç bu kadar iyi olmamıştım." Sırıttı. Ancak heyecandan kızarmış vücudu onu ele veriyordu. Tir tir titriyordu. Devrim gülümsemeden onun üzerinde doğruldu ve yorganı geriye atarak birbirlerine geçmiş bacaklarını ortaya çıkardı. Hemen ardından geceliğinin eteklerini tutup onu Gamze'nin bedeninden çekip çıkardı. 

Öyle itinalı, öyle odaklanmış bir şekilde yapmıştı ki Gamze'nin soluğunun kesildiğini fark etmemişti bile. Genç kadın altında kışkırtıcı bir iç çamaşırı ile kalakalmıştı ve bacakları Devrim'in bacaklarının iki yanında olmasa, Devrim emindi ki, onları utangaç bir şekilde kapatırdı. 

Ona yapmak istediği şeyi yapacaktı. Vücudunu dudaklarına ait kılacaktı. Gamze heyecanla kendisine bakarken eğildi ve dudaklarından sert bir öpücük daha aldı ve hemen ardından onu belinden kavrayarak yüzüstü döndürdü. Gamze onun ellerinde şekilden şekile girerken halinden oldukça memnun görünüyordu. Saçları çıplak sırtına döküldü. Belinin kavisi çok güzel bir şekilde büküldü ve kalçası biraz havada kaldığı için belinde çok hoş bir çukur oluştu. 

Devrim onun kadar güzel bir kadın görmemişti daha önce. Bütün güzellikler ona bahşedilmiş gibiydi. Ona dokunmaya kıyamıyordu insan. Birkaç dakika için yalnızca onu izlemeye daldığı için Gamze sızlanarak ona baktığında kendisine geldi. 

Onun üzerine eğildi ve dudaklarını genç kadının yanağına değdirdi. Saçlarını bir eliyle toplayarak öne attı ve ensesine yumuşacık bir öpücük kondurdu. Ona her dokunduğunda tüylerinin diken diken olmasına bayılmıştı. İç çekti ve sırtına sayısız öpücükler kondurmaya başladı. O kadar güzel bir histi ki bunu hep yapmak istiyordu. Sırtındaki çizgiyi takip ederek aşağıya indi ve belinin çukuruna burnunu gömdü. Gamze sesli sesli nefes alıp veriyordu. Bütün bedeni karıncalanıyor olmalıydı çünkü Devrim öyle hissediyordu.

Perisinin vücudunu dudaklarıyla keşfetti, onları kendi yöntemiyle sevdi. Hiç incitmiyordu. Dudaklarını değdiriyor ve sonra başka bir yerini öpüyordu. Fazlasını kaldırabileceğini zannetmiyordu zaten. 

İç çamaşırına geldiğinde onu usulca çekti ve bacaklarından çekip çıkardı. Gamze heyecanla daha hızlı nefesler alıp vermeye başladı. Titremesi yoğunlaşmıştı.  Devrim dudaklarını onun kalçalarına bastırdı sonrasında aşağıya inerek güzel bacaklarının arkasını öpmeye başladı. Gamze altında kıvranmamaya çalışıyordu ama bedeni kıpır kıpırdı. 

"Devrim.." diye ağzından kaçırdı. 

Genç adam iki bacağını da öptükten sonra bu sefer yukarıya doğru çıkmaya başladı ve kalçasının arasından görünen pembe tenine baktı. Tek bir öpücük kondurdu ve Gamze titredi. Kokusu... Hemen sonrasında doğruldu ve kendi şortunu da çıkardıktan sonra sırtını öpmeye yeniden başladı. 

Gamze artık itiraz sesleri çıkarıyordu. Bir an önce onunla olmak istiyordu. Arkasından uzanıp dudaklarını öpünce genç kadın rahatlamayla iç çekti ve bir kolunu arkaya kıvırarak Devrim'i ensesinden yakaladı. Genç adam elleriyle onu çevirdi ve yeniden sırtüstü yatırdı. Açılan güzel bacaklarının arasına girdi ve dudakları birbirini müthiş bir açlıkla kavramışken kendisini yavaşça içine ittirdi. 

Bu temasla Gamze dudaklarını çekti ve inleyerek gerildi. Kalçasını hafifçe oynatarak daha fazlasını istediğini belli etti. 

Devrim acı çekiyordu, alnını onun alnına yasladı ve, "Canın yanarsa söyle dururum." dedi. Boğuk sesi aralarında yankılandı ve kendisini tamamen onun içine itti. 

"Mmmm," diye mırıldandı Perisi ve ona dolandı. Bacaklarıyla kollarıyla onu yeniden, dün gece olduğu gibi hapsetti. "O kadar güzel ki seni hiç yataktan çıkaramayabilirim Devrim Kuzgun." 

Devrim onun tenine doğru gülümsedi ve kalçasını hafifçe oynattı. Gamze haklıydı, bu his çok güzeldi.  Sevdiğin birisiyle olduğu için daha mükemmel olmalıydı. İyi ki hayatımda bir kadın olmamış diye düşündü. Bu mükemmel hissi yalnızca bir tek kadınla yaşamış olması onu mutlu ediyordu. 

"Düşünmeyi bırak," diye fısıldadı Gamze. "Buraya gel." Onu kendisine çekti ve dudaklarını dudaklarının arasına kıstırıp onu öptü. Mmmmm.

*

Birlikte alınan bir duşun ardından, Gamze onun yara izlerini defalarcakez öpmüştü, kurulanıp birlikte mutfağa indiler. Genç kadın üzerine omuzlarını açıkta bırakan yeşil bir kazak giymişti. Ayağında ise çok hoş bir kot vardı. Saçlarını açık bırakmıştı. O kadar güzeldi ki Devrim ona bakmaktan kendisini alamıyordu. 

"Kahvaltıdan sonra ne yapalım?" diye sordu. Çünkü kendisi ne yapacağını bilemiyordu. Galiba,  tek istediği onu yeniden yatağa götürmekti. İçinde yeni keşfettiği bu yanı onu korkutuyordu çünkü asla giderilemez bir ihtiyaç bütün benliğinde belirivermişti. Gamze'yi de korkutmak istemiyordu. 

Gamze dolabın kapağını açmış kahvaltılıkları çıkarırken ona gülümsüyordu. "At bineriz diye düşündüm." 

"At mı?" 

"Evet Devrim Kuzgun. Hayatınızda hiç ata bindiniz mi acaba?"

"Hayır," dedi. "Dışarısı  dün geceki yağmurdan dolayı iyi değildir diye düşünüyorum. Yerler kaygandır.. çamur-" 

Gamze dolabın kapağını açık bırakarak ona doğru ilerlemeye başlayınca sustu ve bekledi. Genç kadın tam önünde durdu ve ayaklarının ucunda yükseldikten sonra iki eliyle Devrim'in yanaklarını avuçlayıp dudaklarını öptü. 

Bu öpücükler uyuşturucu etkisi yaratmaya başlıyorlardı ve Devrim de çoktan bağımlısı olmuştu. O yüzden Gamze öpücüğün bitmesine karar vererek geri çekilecekken kollarını beline doladı ve onun ayaklarını yerden keserek öpüşmenin kontrolünü eline aldı. Ağzını adeta ele geçirdi ve dilleri birbirine dolanırken onu bir kez daha yatağa götürmeyi deli gibi istedi. Tükenmemişti. Yorulmamıştı. Ve kesinlikle doyduğunu  düşünse de doymamıştı. Bu yeni Devrim de kimdi? Hislerini saklayamıyordu bile. Otokontrolünü kaybetmişti. Düşünebildiği tek şey ona dokunmak, onu sevmek, onu öpmekti. 

Bu nasıl olmuştu? Dün gece her şeyi o kadar değiştirmişti ki. Artık arkasına saklanabileceği bir duvar da kalmamıştı. Artık her yan yana geldiklerinde aralarında oluşan o tuhaf gerilimden iz kalmamıştı. Ne yapacağını bilmez davranışlar sergilemiyordu. Onu kolaylıkla sarıp öpebiliyordu. Bir imzanın getirdiği rahatlamaya şaşırmıştı. 

Gamze dudaklarını güçlükle ondan çektiğinde o da sarhoş olmuş gibi görünüyordu. "Beni yere indir," diye onu uyardı. 

Devrim tek kaşını kaldırdı. 

Gamze kendi dudaklarını dişledi ve arzudan koyulaşmış gözlerle onun dudaklarına ve gözlerine baktı. "Beni yere indir Kuzgun yoksa bu kahvaltı yapamayacağız. Ata da binemeyeceğiz ve-" 

Genç adam dudaklarına yapışınca sözcükleri yutulup gitti ve Devrim onu daha da kucağına çekti. Öyle ki Gamze bacaklarını onun beline dolamak zorunda kaldı. Kuzgun iki adımda buzdolabının kapısını kapattı, hemen ardından merdivenlere yöneldi. 

Gamze kıkırdayarak,dudaklarını çekti ve ona hayretle baktı. "Sana ne oldu?" diye ona sataştı. Ellerinden birini genç adamın saçlarının içine geçirip sertçe çekti ve dudakları birbirine değerken tatlı bir fısıltıyla gülümsedi. "Devrim Kuzgun onu sıkı sıkıya tutan bağlarından kopuyor galiba ha?" 

Devrim onun kalçasını sıkınca derin bir nefes almak zorunda kaldı. 

"Peri," diye uyardı genç adam. 

"Ne?" diye ona sataştı bir kez daha Gamze. Merdivenleri çıkmayı bitirmişlerdi ve şimdi de doğrudan odalarına gidiyorlardı. Henüz yapılmış yataklarına, yeni serilmiş çarşafların üzerine düştüğünde kahkahalar attı. 

O kadar güzel görünüyordu ki. Devrim bir an onu hayranlıkla süzdükten sonra uzandı ve yatağa çıkarak onun kazağını çekip çıkardı. Hemen ardından pantolonun düğmelerini açıp fermuarını indirdi ve çıldırtıcı bir yavaşlıkla bacaklarından çekip alırken Gamze kıkırdıyor ona zorluk çıkarmak istercesine yatakta dönüp  duruyordu. 

Devrim üzerindeki kıyafetleri de çıkardı ve onun üzerine uzandı. Çırılçıplak tenleri birbirine değdiği zaman Gamze'nin kahkahaları son buldu. İkisi de sıcaklıkla sarsıldı. 

"Bu yeni beni tanıyamıyorum," diye fısıldadı Devrim ve ön hazırlığa gerek duymadan kendini onun içine gömdü. Ki gerek de yoktu, ikisi de çoktan hazırdı. Aşkla bedenleri birleşirken Gamze'nin sahiplenici kollarının arasına sığınarak dudaklarını dudaklarına bastırdı. "Bana ne yaptın Peri?"

"Sen bana ne yaptıysan onu," diye fısıldadı genç kadın ve onu hiç bırakmak istemeyerek kucaklarken, "Hızlı..." diye inledi. "Sev beni...beni hep sev...ve bu yataktan hiç çıkmayalım!" 

Devrim de hiç çıkmak istemiyordu, dolayısıyla onu doya doya sevdi. 

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu