Sevgili Teyzem ve Sevgili Anneannem İçin!

Annemle eskilerden konuşuyorduk bu akşam. Sevgili engelli teyzemden açıldı konu. Daha doğrusu ben, anneme çok üzgün olduğumu söyledim onunla ilgili. Depremden sonra Hatay'da, neredeyse evlerin birçoğu ağır hasar onayı aldı ve yıkılmaya başladı. Benim, çok ama çok sevdiğim engelli bir teyzem var, duyamıyor, konuşamıyor, bizim gibi normal de değil. "Normallik" nedir, bilmiyorum açıkçası, sadece anlaşılması için belki de bu cümleyi kurdum, bilemiyorum. Şu an saat, 01:37. Yazacaklarım bittiğinde kaç olur bilemiyorum, önemi de yok. 

Engelli teyzemin yaşadığı ev de ağır hasar alan evlerden birisiydi, yıkılma kararı verildi. Hayatta, belki de içimi en çok yakan şey O'dur. Akraba, şu bu, hiçbir önemi yok. Sülalenizin kalabalık olmasının da bir önemi yok, eğer içinde insan yok ise! 

Dayılarımdan bir tanesi, engelli teyzemin evinin üzerinde oturuyor idi, doğal olarak, onun ihtiyaçlarıyla da o ilgileniyor. Yıllardır bu böyle. Birçok kardeşi olmasına rağmen, engelli teyzemin evine uğrayan pek kimse yok. Onu adam yerine koymuyorlar herhalde. :) Neyse. 
Dayım, kendi evi de yıkılacak olmasına rağmen, maddi imkanlar el verdiğince, engelli teyzem için tek odalı bir ev yaptı. Yardım toplandı vs. Kalabalık aileden onunla yalnızca bir iki kişi ilgilendi, onun yaşamı için. Her neyse. Tek göz eve,yan duvar örüp tuvalet banyo eklendi. Ona yeter dendi, yeter de elbette. Gün geldi çattı, engelli teyzemin evi taşınacak...

Diğer teyzem onun eşyalarını toplamaya gitti. Ben de sürekli arıyorum, soruyorum, sürekli rahatsız ediyorum onları. Engelli teyzem, evden atılacağını zannetti sanırım, çok ağlamış. Kendini yerlere atmış. Çok üzülmüş. O an aklından geçenleri düşündükçe içim acıyor, kelimenin tam anlamıyla. Ne düşündü acaba? "Burası evim! dedi belki de. Beni evimden atıyorlar, dedi belki de. Beni nereye götürecekler? dedi belki de. Korktu, çok korktu belki de ki, hiç konuşamayan teyzem, "anne, baba" diye bağırmış. Çok üzüldüm bunu duyunca, çok ağladım. Şu an da yazarken ağlıyorum. İnsan en çaresiz anında annesini, babasını arar galiba. O da ölen anneannemi, dedemi aradı. Anne dedi, ve baba! Yardım edin bana, dedi muhtemelen. Beni götürülüyorlar, dedi. Beni evimden atıyorlar, dedi. Korktu, üzüldü, ağladı, canı yandı. Bu hayatta, yemin ederim engelli, yaralı, öksüz, yetim bir insanın canını yakmaktan, kalbini kırmaktan, yüzünü düşürmekten çok korkarım, çok da sakınırım. 

Teyzemin bu hali, bu davranışı, yıktı beni. Sakinleşsin, daha iyi olsun diye alıp başka bir yere götürdüler onu. Sevdiği yemeği yapıp aldılar gönlünü. Evine döndüğündeyse, bütün eşyaları yeni evine taşınmış, bir güzel temizlenmiş, yerleştirilmiş idi. Bana da hep videolar gönderdi diğer teyzem sağolsun, görüntülü aradım hep. Nasıl da sevinmişti, nasıl da mutluydu engelli teyzem. Nasıl da keyiflenmişti. Nasıl da yüzü gülüyordu. O bütün korkuları gitmişti. Birisi para verdi eline, birisi evin yeni düzenini anlattı ona. Merakla, heyecanla bakıyordu etrafına. Hepsi kendi eşyalarıydı çünkü, yeni evim burası artık, diye düşündü muhtemelen. Muhtemelen, beni atmıyorlar, dedi içinden. Beni göndermiyorlar bir yere, dedi. Ben galiba hayvanları çok sevmeyi ondan öğrendim. Engelli teyzemin tavukları vardı. Sağolsun dayım tavuk kümesini ve tavuklarını da onun yeni evinin yanına getirip bıraktı. 

Onun tavuklarını kontrol ederken, diğer teyzemin onu çektiği fotoğraf hala galerimde. Tavuklarını görünce sevindi, dedi diğer teyzem. Onun yanına her gittiğinde videolar çekip atıyor bana. Görüntülü arıyor onu görelim diye. Anneme sigara içtiği için hep kızıyor engelli teyzem. :) Canımın içi teyzem. Hep dua ediyorum melekler korusun seni diye, her şeyden. İnsanın şerrinden, olabilecek her türlü şeyden, Allah korusun diye dua ediyorum. Seni çok seviyorum. Günün birinde senin hayatını güzelleştirmeyi istiyorum, şu an yaptıklarımız yeterli gelmiyor asla! Bunu yapamasam bile senin gibi insanların hayatını güzelleştirmek için çaba veriyor olacağım, Allah izin verirse. 

Sevgili anneanneme gelince! Bir söz okumuştum geçenlerde. Tam hatırlamıyorum ama, "Çok sevdiğimiz insanlar hayatta olmasa bile, ruhumuzda gölge gibi yaşarlar" diye. O kadar doğru ki. Onun varlığını özlüyorum. Gülümseyince küçülen gözlerini, içten, masum sevgisini, her şeyini özlüyorum. İnsan, annesinin annesini çok seviyor be! Geçtiğimiz ay, babam için hastaneye gittiğimde, sıra bekler iken yaşlı bir teyze ve yanında da genç bir adam dikkatimi çekmiş idi. Teyze tonton, minyon tatlı bir şey. Torunu olduğunu tahmin ettiğim genç adam ise gözünü bir an bile onun üzerinden ayırmıyor idi, o nereye giderse. Koltuklarda otururken teyze pencerenin önünden rüzgar vuruyor diye kalktı benim karşımdaki boş yere geldi oturdu. Torunu hemen ona baktı, ben de torununa baktım göz göze geldik, genç adam gülümsedi, ben de gülümsedim. Karşımda belki de 80 yaşında bir teyze duruyordu, hali hareketlerinden tatlılık akıyordu. Anneannemi hatırlattı bana, kendimi tebessümle ona bakmaktan alıkoyamadım. 

Genç adam bana gülerek teyzeyi işaret etti, ben de gülümsedim. Daha sonra teyzenin yanı boşaldı, torunu da geldi yanına oturdu. Dayanamayıp, "Anneannen mi?" dedim. İçimden babaanne demek geçmedi.. Genç adam, "Evet." dedi. Ben de, "Anneanneler çok kıymetlidir, ona çok iyi bak." dedim. Genç adam anneannesinin boynuna sarıldı yanağından öptü. "O benim bir tanem." dedi. Açıkçası kıskandım. Anılar koştu geldi gözümün önünden. Genç adamla gurur duydum, anneannesini bu kadar sevdiği ve onunla bu kadar güzel ilgilendiği için. Anneanne sevgisi doyasıya yaşayabildiği için sevindim onun adına. Günümüzde, bakmayan, sokağa atan o kadar çok insan var ki! Ya da onu erkenden kaybeden. Ben çok erken kaybettim anneannemi. Şu yaşımda, şu aklımla, onunla oturup bir kere bile olsa sohbet edebilmek isterdim. Hayatta hiçbir şey, hem de hiçbir şey kalıcı değil, biz insanlar da öyle. Ama hiç değilse, hayatlarımızda kalıcı ve güzel anılar biriktirebilmek de güzel bir şey. Anneannemle şu yaşımda anılarım olsun isterdim. O genci bi kere daha takdir ettim, toyluğuna, ergenliğine kapılıp anneannesini üzmediği için, çünkü sevgisi gözlerinden okunuyordu. Onun yaşlarında olup da, asla saygı göstermeyen çok. Annesine bakmayıp da sokağa atan, anneannesine ne olduğunu asla umursamayan torunlar çok! 

Bunlardan birisi benim anneannem idi. Dedem öldükten sonra, engelli teyzem ile anneannem tek yaşamaya başladı. Bir zaman sonra anneannemin sağlığı kötüleşti ve ayak parmağından başlayarak kademe kademe baldırına kadar, şeker hastalığı nedeniyle kestiler. Ayağında şalvarla yerlerde sürünerek gittiği günleri hatırlarım. Çok üzülürdüm o haline. Dayılarımdan birtanesi onu evine almak istemedi, engelli teyzem de var diye. Az önce annem anlatıyordu ağlayarak, anneannem demiş ki; "Onu almıyorsanız, beni götürün bırakın evime, yanıma da bir çuval ekmek koyun." 

İnsan evladını atar mıydı? Engelli diye? Ama yatalak olduğu için, bakıma muhtaçtı haliyle. Bugün engelli teyzemin, evden atıldığını düşünerek, "anne, baba" diye ağlaması bu yüzden işte. İnsana anne babası sahip çıkar ancak. Biz bakıyorduk onlara, ama alıp götürdüler tek tek bakmak için, rezil ettiler sonucunda. Engelli teyzemi kabul etmediler, anneannem geri geldi bize, çok şükür. Babam kendi annesi gibi baktı ona, eliyle yemekler yedirdi anneanneme. Engelli teyzemin hatrını da çekti, kahrını da. Ben de baktım anneanneme. Tuvaletini yaptığı bir kabı vardı, yapardı dökerdim. Tiksinmiyor musun derlerdi.. Tiksinmezdim asla. Salonda ona bir yatak yapmış idik, zaten başka odamız yoktu. Salonda o, ben, engelli teyzem kalırdık. Her sabah ben okula giderken bana harçlık verirdi. Beni okula uğurlardı, öperdim. Onun tarlalarda koştuğu, çiçekler, sebzeler ektiği günleri de hatırlarım, bacağı olmadığı için yerlerde süründüğü günleri de. Bugün, bugün gerçekten çok özlüyorum onu. Yaşadığı acı dolu hayatı, zorluklarla dolu hayatı düşündükçe çok da üzülüyorum. Annemden dinledikçe onu kahroluyorum. Bugün hayatta değil ama, eminim engelli teyzemden dolayı huzurlu değildir, buna eminim. 

Onu izliyor, onun için üzülüyordur. Ağlıyordur belki de onun için. Dedem de öyle. Hayatta, her şeyin hayırlısını diliyorum. Özlüyorum. Ama, geride kalanlar olarak, bu dünyadan boş gitmemem gerektiğini de biliyorum. Bütün bu acıları anlamlı kılacak, bütün bu gözyaşlarını anlamlı kılacak bir başarı öyküsü diliyorum. Allah'tan en büyük dileklerimden birisi de budur. Hayat, çok kısa. Umarım iyi değerlendiririz. 

Saat şu an 2:31

Gözyaşlarıyla son veriyorum yazıma. Rahmet olsun tüm anneannelere. Huzurla uyusunlar. 

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu